Reklamları yaşanan toplumun kültürünü yansıtan aynalar olarak görürüm. Avrupa beni ilgilendirmez, ABD ise hiç ilgilendirmez; benim önceliğim yaşadığım yer olan Türkiye’dir. Fikirlerim Avrupa’dan okunduğu zaman yanlış ya da eksik olabilir; hiç önemsemiyorum. Tamam, batının yaptıklarına bakıyorum, yapılmışlarına, hatta yapılacaklarına da bakıyorum... Şimdi siz diyorsunuz “bu muhabbet nereye gidecek?”; sözü fazla uzatmadan hemen konuya gireyim. Batının en çok sevdiğim hususlarından biri başarıya odaklanmaları, olumsuzluklardan önce hayallerini yaşamalarıdır.
Biz ise bunun tam tersini yaşarız. Bankanın yapmış olduğu bir reklam bunu çok güzel işledi.
CÜnlü komedyen Cem Yılmaz'ın oynadığı reklam filminde hoş espiriler ve ilginç mesajlar var.
“Gerek var mı böyle şeylere?” diyerek nasıl da hezarfenlerimizi tükettiğimizi ekranın gücü ile bizlere gösteriyor.
Yönetmen bu benzeri negatif örtüyü ABD için de olduğunu göstermek için, NASA’nın uzay mekiği Discovery Ay’a gönderirken yaşamış olabileceğini varsayıyor.
Cem Yılmaz mizah dili ile “Gece gidilse daha iyi değil mi?” diyerek bu konuyu reklam filminde güzelce işliyor. Ama ben tam olarak bu düşüncede değilim. Bu şekilde olumsuzlukların Batı'da sıklıkla yaşandığını düşünmüyorum. Tamam katılıyorum, insan olumsuzluklarıyla yaşar; fakat bir şekilde Batı bunu aşmayı başardı.
Yönetmen de artık yeter demiş olmalı ki filmin sonunda
“Şu olmaz demeyi bir kenara bırakalım artık!” diyor. Aynı şeyleri ben de diyorum. Olmazlara takılmayalım…