Haliç gümüşten örtü ile kaplandı. Tekneler, kayıklar üzerinde yürümekte. Son ışıkları ile çöken güneşle parıldayan Haliç'i daha iyi görmek için el ile perdelemekteyim gözlerimi. Otobüsten inip seyre dalmışım güzelliği. Etrafı eğri büğrü kahverengi duvarla örülmüş ama tüm ihtişamıyla göstermekten korkmuyor kendisini. Neden korksun? Muhtaç o değil ki!
Ah Haliç! Nasıl bu kadar büyük olabiliyor ve umursamaz. Senin için burada yanıyorum. Gözlerimin feri sanki ışıldayan tenin karşısında söndü. Bir adım dahi atacak güç kalmadı bende; iktidarın karşısında eridim. Kelimelerin tükendiği andayım; sesin bittiği yerdeyim. Sanat değil gördüğüm; bu olsa Aşk'tır.